Podcast Episode Details

Back to Podcast Episodes
The Watch Beneath the Snow: Emir's Journey to Family Healing

The Watch Beneath the Snow: Emir's Journey to Family Healing



Fluent Fiction - Turkish: The Watch Beneath the Snow: Emir's Journey to Family Healing
Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.com/tr/episode/2025-12-13-08-38-20-tr

Story Transcript:

Tr: Emir, kalın bir atkıya bürünmüş, pencerenin kenarından dışarı bakıyordu.
En: Emir, wrapped in a thick scarf, was looking out from the window's edge.

Tr: Kar, şehrin üzerine ince bir battaniye gibi düşmüş, her yeri beyaza boyamıştı.
En: The snow had fallen over the city like a thin blanket, painting everything white.

Tr: Herkes içeride, odun sobasının yanına toplanmıştı.
En: Everyone was inside, gathered around the wood stove.

Tr: Ancak ne yazık ki sıcaklık, yalnızca atmosferde vardı.
En: However, unfortunately, warmth existed only in the atmosphere.

Tr: Ev tam tersine soğuk ve huzursuzdu.
En: The house, on the contrary, was cold and uneasy.

Tr: Emir için bu kış, soğuğun ötesinde daha derin bir anlam taşıyordu.
En: For Emir, this winter held a deeper meaning beyond just the cold.

Tr: Evin içinde gecen haftalardan beri büyük bir karmaşa vardı.
En: There had been great chaos inside the house for weeks.

Tr: Aile yadigârı, annesinden kalma değerli bir saat, ortadan kaybolmuştu.
En: A family heirloom, a valuable watch from his mother, had disappeared.

Tr: O saat, ailenin hem geçmişini hem de benliğini temsil ediyordu.
En: That watch represented both the family's past and its identity.

Tr: Ama şimdi yoktu ve herkes birbirini suçluyordu.
En: But now it was gone, and everyone was blaming each other.

Tr: Emir’in karısı Leila ve küçük kardeşi Samet de sürekli tartışıyor, dolaylı olarak Emir'i suçluyorlardı.
En: Emir's wife Leila and his little brother Samet were also constantly arguing, indirectly blaming Emir.

Tr: Emir, kendini haksız şekilde suçlanmış ve değersiz hissediyordu.
En: Emir felt unfairly accused and worthless.

Tr: Emir, kendine bir hedef belirledi.
En: Emir set a goal for himself.

Tr: Aileye, herkesin gözünde sadece bir gölge olmadığını gösterecekti.
En: He was going to show the family that he was not just a shadow in everyone's eyes.

Tr: "Her şeyi çözeceğim," dedi kendi kendine, kararlı bir şekilde.
En: "I will solve everything," he said to himself determinedly.

Tr: Artık Emir, aramalarını tek başına yapmaya karar vermişti.
En: From now on, Emir decided to conduct his search alone.

Tr: Kararını net bir şekilde bilgilendirdiği aile üyeleri ise ona inanmadıkları gibi, bu çabasına pek de ilgi göstermiyorlardı.
En: His family members, whom he informed clearly of his decision, neither believed him nor showed much interest in his effort.

Tr: Evdeki eski dolapları ve çekmeceleri karıştırmaya başladı.
En: He began rummaging through the old cabinets and drawers in the house.

Tr: Her köşe bucak arandı.
En: Every nook and cranny was searched.

Tr: Emir, kaybolan her şeyin kendi köklerinden bir parça kopardığını daha iyi anlıyordu.
En: Emir understood better how everything lost tore away a piece of his roots.

Tr: Aramaları sırasında, babasından kalma tozlu bir kutu buldu.
En: During his searches, he found a dusty box from his father.

Tr: Kutunun içinde birkaç sararmış mektup ve eski fotoğraflar vardı.
En: Inside the box were a few yellowed letters and old photographs.

Tr: Birden gözleri mektuplardan birine takıldı.
En: Suddenly, his eyes caught onto one of the letters.

Tr: Atan kalbi gibi bir hissin eşliğinde mektubu açtı.
En: Accompanied by a feeling like his beating heart, he opened t


Published on 1 week ago






If you like Podbriefly.com, please consider donating to support the ongoing development.

Donate