Podcast Episode Details

Back to Podcast Episodes
From Colleagues to Companions: A New Bond in İstanbul

From Colleagues to Companions: A New Bond in İstanbul



Fluent Fiction - Turkish: From Colleagues to Companions: A New Bond in İstanbul
Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.com/tr/episode/2025-10-30-07-38-20-tr

Story Transcript:

Tr: İstanbul'da, Ekim ayının serin rüzgarları eşliğinde, yüksek binaların kuşatmasında bir ofis vardı.
En: In İstanbul, accompanied by the cool winds of October, there was an office surrounded by tall buildings.

Tr: Pencereden bakıldığında, gökyüzüne doğru uzanan minik Türk bayrakları geçen Cumhuriyet Bayramı'nın coşkusunu hala hatırlatıyordu.
En: Looking out the window, the small Turkish flags extending toward the sky still reminded everyone of the enthusiasm of the past Republic Day.

Tr: İşte böyle bir günde, ofis hayatının stresi, yüzlerdeki gerginlik ve telaş içinde Emir, masasında oturuyordu.
En: On such a day, amidst the stress of office life, tension, and hurried faces, Emir was sitting at his desk.

Tr: Dakikası dakikasına uyduğu programı ve not defteri önünde duruyordu.
En: In front of him were his meticulously followed schedule and notebook.

Tr: Emir, işine adanmış bir proje yöneticisiydi.
En: Emir was a project manager dedicated to his job.

Tr: Elindeki büyük proje, onun terfisini belirleyecek kadar önemliydi.
En: The large project in hand was crucial enough to determine his promotion.

Tr: Ancak, zor bir patronu vardı ve baskı her geçen gün artıyordu.
En: However, he had a difficult boss, and the pressure was increasing day by day.

Tr: Öte yandan, Aslı ise şirketin yeni pazarlama elemanıydı.
En: On the other hand, Aslı was the company's new marketing employee.

Tr: İşe yeni başlamıştı ve çevresine alışmaya çalışıyordu.
En: She had just started the job and was trying to get accustomed to her surroundings.

Tr: Ofisin dinamikleri, kurumsal ilişkiler, hepsi ona yabancı geliyordu.
En: The office dynamics and corporate relationships all seemed foreign to her.

Tr: Kendini kanıtlamak için hevesliydi.
En: She was eager to prove herself.

Tr: Ancak, yalnız hissediyordu ve nasıl katkıda bulunacağını bilemiyordu.
En: However, she felt alone and didn't know how to contribute.

Tr: Ömer, Emir’in yakın bir arkadaşı ve iş arkadaşıydı. Her zaman güler yüzlü ve pozitifti.
En: Ömer, Emir's close friend and colleague, was always cheerful and positive.

Tr: Onun sayesinde Emir gün içinde bir nebze rahatlıyordu.
En: Thanks to him, Emir felt a bit relaxed during the day.

Tr: Ömer’in esprileri bazen iş yükünü hafifletiyordu.
En: Ömer's jokes sometimes lightened the workload.

Tr: O gün de Emir’le birlikte kahve molası vermişlerdi.
En: That day, too, he had taken a coffee break with Emir.

Tr: “Emir, bence biraz yardım almayı düşünebilirsin.
En: “Emir, I think you might consider getting some help.

Tr: Yeni gelen kız, Aslı, yaratıcı biri gibi görünüyor,” dedi Ömer.
En: The new girl, Aslı, seems creative,” said Ömer.

Tr: Emir, Ömer’in bu önerisini düşündü.
En: Emir pondered over Ömer's suggestion.

Tr: Yardım istemek, belki de işleri kolaylaştırırdı.
En: Asking for help might make things easier.

Tr: O günün iş çıkışında Emir, Aslı'nın masasına doğru ilerledi.
En: After work that day, Emir approached Aslı's desk.

Tr: “Merhaba Aslı, biraz konuşabilir miyiz?” dedi.
En: “Hello Aslı, could we talk for a bit?” he inquired.

Tr: Aslı gülümsedi ve Emir’in yanına oturmasını işaret etti.
En: Aslı smiled and gestured for Emir to sit next to her.

Tr: Emir, çıkmazda olduğu projeyi anlattı ve Aslı'nın yaratıcı katkısına ihtiyaç duy


Published on 1 month, 2 weeks ago






If you like Podbriefly.com, please consider donating to support the ongoing development.

Donate